8 Temmuz 2014 Salı

Meşin Yuvarlak Hegemonyası

Uzunca süredir şahit olduğum ve bir dönem benim de içinde bulunduğum insanlara dair şeyler aslında bahsedeceklerim. Maalesef ki bu güne değin hiç mantığını sorgulamadığım,takip ederken keyif aldığımdan dolayı ve tüm insanlarda aynı tutumu gözlemleğimden dolayı üzerine kafa patlatmayı aklımın ucuna dahi getiremediğim bir mesele,benim deyimimle meşin yuvarlak hegemonyası

Şimdi geliyoruz meşin yuvarlak olarak tabir edilen bu nesnenin toplum üzerine etkisinden bahsetmeye.
Ben bu işin mazisini detaylıca bilemediğimden günümüzden örnekler vererek gideceğim.

Birçoğumuzun öyle veya böyle tuttuğu bir takım vardır özellikle de erkeklerin.Bu tuttuğumuz takımları ise genelde ya memleketlerimiz ya tuttukları takımlarla babamız,annemiz yahut örnek aldığımız insanlar belirler o da değilse muhtemelen başarılı olan takımları tutarız.Takım seçmede bir mantık oluşturup ona göre karar veriyorsanız bilemem ama çoğumuz huyunu suyunu bilmediğimiz insanların kurduğu ve tonla para karşılığı getirdiği futbolcuların oluşturduğu galibiyet ve para uğruna ne halt yedikleri meçhul olan kulüpleri sırf yukarıda saydığım sebeplerden dolayı tutabiliyoruz.Sorun kendinize bu ne kadar mantıklı?

Bilime sanata düşünmeye akıl yolunda olan hiçbir şeye katkı sağlamayan insanların, kendi yaşamını idame ettirebileceğinden kat be kat fazla maaş alması ne kadar mantıklı diye sorun lütfen biraz olsun. Öyle ki bunları sormak çok zordur çünkü bu meşin yuvarlak sizi başka başka yönlere sürükler mesela insanları gruplaştırır bu ki akabinde rekabeti getirir ve insanların birbirine karşı üstünlük kurma çabası artık bu meşin yuvarlak üstünden vücut bulur. Hırslarımız rekabet isteği ve kendimizi kanıtlama gereksinimimizden faydalanarak, bizi teskin etmeye yararken bununla aynı oranda da uyutmaya başlar.Biz mutluluğu kendi seçtiğimiz, takım adı altında top koşturan zengin adamların, diğer kişilerin seçtiği takımdaki zengin adamlara üstünlüğünde bulmaya başlamış oluruz.

Sırf bu heves uğruna formalar alır bu zengin  insanların zenginleşmesine destek veririz maçlara gider kulübe yardım yaparız.Ürünlerini  pahalı olsa da almaya çalışırız bu da yetmezmiş gibi vakit gibi önemli bir nakiti bu sevda uğrunda heba ederiz.Ama bu sevda esasen takım sevdası değildir,insanlar arasındaki hırs ve rekabetin takımlar üzerine aktarımıdır.Futbolun sevilmesinin temel sebebi budur,insan kendisini ise takımıyla eş görür.Fanatik taraftarlık da takıma olan sevda değildir,içinizde bir yerlerde biriktirdiğiniz hırstır,kendini kanıtlama arzusudur.

Takım tutmak dediğim gibi,insanın içinde kalmış,kendini kanıtlamak gereksinimini dolaylı yoldan teskin ettiğinden insanın mutlu olmasını sağlar fakat bu mutluluğun sonrasında gelen ihtiras nelere yol açar gelin tartışalım.Mutluluk verdiğinden ve aynı zamanda da işin içinde azılı bir rekabet olduğundan ardı ardı kesilmez bu meşin yuvarlak uğruna yapılanların.

Yağmur yağdığında nasıl bir anda şemsiyeciler ortaya çıkıverir aynı onun gibi meydanı bir sürü çıkarcı doldurur.Gerçekten de bunun tam yeridir çünkü futbol çılgınlığı tüm dünyayı sararak buna ortam oluşturmuştur.Pahalı kameralarla maçları canlı yayınlayan ve bundan büyük kârlar elde eden kanallar mı dersin? Alakası olmayan mankenleri bile futbol ile alakalandırmaya çalışıp para kazanmaya çalışanlar mı dersin? Milyonlarca yatırım yapılıp temel amacı seyirciden para götürmek olan statlar mı dersin? Hatta sırf futbol sevdasını kullanıp 3D televizyon reklamı yapanlar mı dersin? Normal değerinden, sırf üstünde bir arma var diye iki kat pahalı satılan taraftar ürünleri mi dersin? (Ki bunların alıcıları genelde takıma desteğim olsun bari diye fazla fazla alıyor)

Peki takıma destek ne demektir? Senin tuttuğun takıma para yardımı yapman ne derece mantıklıdır?Neden paraya ihtiyaçları vardır?Hayati bir mesele midir?Hayır tabii ki de. Kendi ceplerindeki paranın kendi ceplerinde kalması ve sizin yardımlarınızla daha da artması içindir. Kendi temel ihtiyaçları için fazla olan paraları infak etmek yerine ellerindeki paradan daha fazlasını isterler tabii ki bunu yaparken sizin çok sevdiğiniz uğruna canım feda dediğiniz takımı kullanırlar. Sonra da ne olur Brezilya'da binlerce insan favelalarda yaşarken,yoksulluk sürerken,11 milyonluk bütçe sizi sömüren insanların sömürülerini sergilerken bilet paralarıyla daha da sömürebilmeleri için o şaşalı stadyumlara harcanır.Buna siz izin verdiniz,siz göz yumdunuz

Unutmayın ki siz ne kadar evinizde keyifle maç izlediğinizi düşünseniz de aslında sizin doğdunuzdan bu yana hiç olmamış,sonradan yapay olarak başkası tarafından üretilmiş ve size de gerekliliğini kabul ettirmiş olan ihtiyaçlarınızı çıkar aracı haline getiren bir şeyin kölesisinizdir, yani o meşin yuvarlağın.Modern sömürülerden yalnızca bir tanesidir bu bahsettiğim.Daha nicesi mevcuttur,tabii onlar da gözünü açana mevcuttur.Çünkü bunlardan birini bile fark edebilmek büyük marifet ister. Modern sömürü insanlara hissettirmeden hatta onları tatmin ederek yapılan bir şeydir.






19 Haziran 2014 Perşembe

Böyle Gelmiş Böyle Gitmemeli

  1. Aslında bu anlatacağım şey oldukça açıktır ve hemen hemen herkesi ilgilendiren bir konuyla alakalıdır çünkü zaman hepimizin hayatının içinde olan bir kavramdır.Değerini zaten anlatma ihtiyacı bile duymuyorum hepimiz yeterince biliyoruz diyecek idim fakat gördüğüm kadarıyla değerini değil sadece bir değerinin olduğunu biliyoruz.Gerçek değerini bir türlü idrak edemediğimizi düşünmekteyim.Etseydik böyle mi yaşardık zaten?
  2. Peki nasıl idrak edeceğiz?Bence bunun için aklımıza ölümü getirebiliriz o an gelip çattığı an artık hiçbir müdahale olanağımız kalmadığı malumdur çünkü.Peki her gündüzü bir yaşama her geceyi de bir ölüme benzetemez miyiz?Bence gayet benzetebiliriz.Geri dönüşü olmayan her şeyi ölüme benzetebiliriz bana soracak olursanız.Hal böyleyken de kurtarıcımız aklımız ve irademiz bu yolculuktaki temel aracımız ise elbette ki zamandır.
  3. Yapmanız gereken şeyleri belirleyip de bunları yapamadan tükettiğiniz bir ömür düşünün sonucu ne kadar korkunç değil mi?Böyle bir şeyi kimse yaşamak istemez.Peki biz böyle bir şeye karşı tedbir alıyor muyuz?Benim gözlediğim kadarıyla almanın gerektiğini duyuyor,almayanlara almasının gerekliliğini anlatıyor,fakat en başta kendimiz tedbir almıyoruz.Emin olun almasının gerekliliğini vurguladıklarımız da almıyor.Burada çok derin bir problem var
  4. İnsanoğlu uyuşturucu sigara alkol veya iyi niyetler ve masum insanlar gibi her şeyi kullanmasını öğreniyor da zaman kadar önemli bir şeyi mi kullanmaya mı vakit bulamıyor?Bu sorunun cevabı oldukça net bir şekilde evettir.Biz bütünü değil parçayı görüp ona odaklanıyoruz.O parçaya odaklanırken ise bütünü göremediğimizden dolayı mantıklı karar veremiyor o boşa harcadığımız parçalarla da beş para etmez bir bütün oluşturuyoruz.Hikayemiz bundan ibaret işte 

17 Haziran 2014 Salı

Düşünmeye Ne Kadar Zaman Ayırıyorsun?

öncelikle bir insan yaşıyor ise hayatı boyunca düşünmeye çalışmalı düşünmenin önemi ve gerekliliğini anlamalıdır.Bunu anladıktan sonra zaten her fırsatta kendi başınıza çekilip bir şeyler düşünmeye başlarsınız.

Sizin aktif olmadığınız eylemlerden örneğin televizyon izlemek(belli programlar)ten uzak durmaya başlarsınız örneğin maç izlemenin yahut genel kültür ölçenler hariç yarışma programı izlemenin size ne kattığını bir kez olsun düşündünüz mü?

Açıkça söylüyorum canlı yayında bize kumar izletiyorlar(örn : var mısın yok musun) biz de onları keriz gibi izliyor rating sağlıyoruz.Mesela yetenek sergilenen yarışmaya karşı değilim onda en azından yeni yetenekler ilgi alanları vs. öğrenmeniz sağlanıyor ama var mısın yok musun tarzı programlar bana oldukça boş ve gereksiz geliyor kelime oyunu gibi bir program varken genelde bizim halkımız survivor peşinde oluyor belki de izlemek için mantıklı sebepleriniz vardır.

biliyorum sizin mantığınızı ben belirleyemem ama en azından kendi mantığınızı oluşturmanızı ve onun doğrultusunda hareket etmenizi attığınız her adımı düşünerek atmanızı sağlamak isterim.

Soma'ya İlişkin

Dün sabırları taşıran olaylara bir yenisi daha eklendi.Haberi gördüğüm an inanılmaz bir nefret kapladı içimi.

İşçinin emekçinin ne kadar değer gördüğünü bugün bir kez daha anladık.Paran kadar değer görüyorsun işte olay bundan ibaret.Sana değer vermelerinin sebebi ancak menfaatlerini karşılaman oluyor.Bir insana canı olduğu için değil kendi çıkarını karşıladığı için değer veriliyor.İşçi yerine parası olan varlıklı insanlar böyle risk altında çalışsaydı hükümet köpek gibi de korurdu onları gerçi onlar riskli ortamlara pek adım atmıyorlar bunu örnek olsun diye verdim.

Bu bir katliamdır belki bir iki güne unutulur bilemem ama bu tip olaylardan olabildiğince ders almaya bakmamız lazım.Maalesef ki benim gördüğüm üzere bizdeki duyarlılık anlayışı üzerimize bir kurdele takıp protesto ediyorum demekten ibaret.Bizim öncelikle bu problemleri aşmak için bu kalıplardan kurtulmamız gerekiyor hiçbir şeyi simgeleştirmemiz lazım çünkü simgeler arttıkça düşünceler kayboluyor.Problemleri görüyoruz çözemeyenleri de görüyoruz hatta tüm bu olayları umursuyoruz yahut umursuyormuş gibi davranıyoruz fakat hala sorunların çözülmesini çözemediğinden yakındığımız insanlardan bekliyoruz.Azıcık mantıklı olun be kardeşler neyin olup bittiğini herkes görüyor mühim olan üzerine kafa patlatıp düşünebilmek.Kurdele takıp Allah'tan rahmet diliyorum demekle herhangi bir gelişme olmuyor

Bir de bu olayların toplum üzerinde etkilerine değinmek istiyorum.Herhangi bir olay meydana geldiğinde 1 veya 2 gün sonra tüm olan şeyler unutuluyor ve bundan yakınan onlarca insan görüyorum.Bir problem görülüyorsa çözülmeye çalışılmalıdır örneğin ben bu sorunun(olayların çabucak unutulması)temelini geniş çaplı planlar kurmaktan düşünmekten ve aklımızı soruna çözmeye yöneltmekten çok olayları simgeleştirmemizden kaynaklı olduğunu düşünüyorum
(Örneğin kapak fotoğrafına madencilerin fotoğrafını koymuşsun bunun kime neye faydası var)

Tarih insanoğlunun ders alması için öğrenilir ayağa kalkmak da düşerek öğrenilir fakat biz düştükten sonra yatmayı tercih ediyoruz

Unutmadan konunun dini yönüne de değinmek istiyorum kader buymuş diyenler olursa diye şu ayeti de buraya kopyalıyorum

"Biz Her İnsanın Kaderini Kendi Çabasına Bağlı Kıldık."
[İsra 13.]

Bu yazdıklarımı üzerinde düşünün diye yazdım üşenmeden okuduysanız bir zahmet üzerinde düşünün kardeşlerim

Benim Bakış Açımla Mutlu Olmak

Öncelikle insanlara ve topluma karşı bir türlü sıcak bakamamış olarak bu problemin kökünün insanların yaptığı şeylerin genellikle kendileri için olması olarak görüyorum

Örneğin bir iyiliği yapılması gereken doğru olan şey o olduğu için değil de kendi inançlarına göre mükafatlandırılmak maksadıyla yapan insanlar gözlemliyorum.Bir sorun daha var ki bazen kendimi ben de bunların arasında olarak görüyorum(gerek inanc gerek daha sonraki zamanlar için menfaat yahut saygınlık sebepli) Maalesef bir türlü eksiğimi gördüğüm noktalardan vazgeçemiyorum belki bunları daha çok hatırlayıp üzerinde daha çok kafa patlatmam lazım ama ben bunlardan vazgeçsem dahi başka insanlar vazgeçmediği sürece ortamdaki samimiyetsizlik yine son bulmayacak.

Buraya kadar düşündüm ve şu an vardığım yer ise mükemmeliyetçi olmanın insanı kısır döngüye soktuğu gerçeği oldu ki şu ana dek mükemmeliyetçiliğim yüzünden kendimi çok fazla zora sokmuşumdur.Biraz düşündüm ki mükemmeliyetçiliğin bana göre hiçbir mantığj yok.Herkesin kusuru vardır.Mesela gerçekte kimse herkese eşit davranamaz,farkında olmadan kayırır mesela bilinçaltının etkisiyele istemsizce Adaletsizlikler yapmış da olabilirsiniz bazen şehevi hisler etkisiyle.Yanlış kararlar da verirsiniz yüzsüzlük de yapabilirsiniz.İçiniz temiz olsa dahi belki aklınızı iyi kullanamamışsınızdır.

Tabii ki geliştiğiniz sürece mükemmel olmaya yaklaşabilirsiniz ama asla mükemmel olamazsınız.Herkesin yanlış yaptığı şeyler vardır ve olacaktır bunun sonu da yoktur.Aslında hiçbir şeyin mükemmel olamayacağını bilmek ve bunu kabullenmek gerekir.Sen de mükemmel değilsin brad pitt de mükemmel değil sadece mükemmele daha yakındır belki.Zaten mükemmel olamazsın sadece kendini geliştirebilirsin eğer ki mükemmel olabilseydin yaşamanın da pek bir anlamı da kalmazdı.Gelişme ilerleme kaydetme amacın olmadığı sürece seni hangi meram yaşama bağlayabilir ki?Bir de şu yönden bakalım,kusurunuz sizin küçüklüğünüzü değil geliştirebileceğiniz yönlerinizin fazlalığını gösterir ki geliştirebileceğiniz yönlerin fazla olması gelişme konusunda daha hızlı adımlar atabilmeniz için fevkalade bir fırsattır.Fakat ne zaman ki siz zor gördüğünüz bir şeyle uğraşmayı bırakır kendinizi amaçsız bırakırsanız işte o zaman tüm yaşama hevesini kaybetmeye dün keyifle yediğiniz bir yemekten bugün tat almamaya başlarsınız

Yani demem şudur ki kısa vadeli de olsa yahut basit de olsa kendinize çeşitli hedefler belirlemelisiniz.Hatta hangi yolda olduğunuz bile önemli değil asıl mühim mesela bir yolda olmanız bir amaç uğruna yaşamanız.Belki hırsızlıkta üst düzey yetenekli hale gelmeye çalışıyorsunuzdur belki cinayet işlemede,tabiiki bu oldukça yanlış bir şeydir lakin emin olun bu şekilde de bir insan mutlu yaşabilir tabi başkalarının kalbini kırarken gülümsemeye mutlu olmaya vicdanı elverirse(Bu kısım size kalmış artık değil mi?)

Hayat Trafiği

Hayat trafiğindeyken bazı şeyleri göz ardı etmek unutmak zorunda kalıyoruz maalesef ki.Örneğin eceli yaşımız artana yahut bir rahatsızlığa yakalanana kadar hatırlamıyoruz bile.Neden doğduğumuzu neden yaşamamız gerektiğini amacımızın ne olduğunu sormaya dahi fırsat bulamıyoruz yeri geliyor.Hatta genellikle fırsat bulamıyoruz.


Peki hiç düşündünüz mü nedir bizi kendimize niçin yaşadığımızı dahi soramayacak kadar meşgul eden?.Neticede ölüm varsa nedir bunca matem?bunca kahır?ne gerek vardır derde tasaya?günlük olaylar geçici meseleler uğruna değer mi bu çektiklerimize?


Bana soracak olursanız insan bu ikisini dengede tutmalıdır gündelik işler ve hayatın
gerçek amacı hayatı çözümleme olayların mantığını kavrama gibi derin ve felsefi meselerle iç içe olmalıdır ara ara dünyevi meseleleri bir kenara bırakıp derin sorgulamalar yapılmalıdır.Sorgulama sizin işlerinizin mantığını kavramanızı sağlar ki mantığınızı kavradığınız zaman o işi yapmayı daha çok isteyeceksiniz yapmak için gerekçeleriniz bol olduğundan


Tabii ki size baskı uygulayacak sizi yönlendirmeye çalışacak değilim sadece bir yol gösteriyorum bu yazdıklarımla,kendi fikrimi gösteriyorum ki siz de buna bir yorum katasınız ekleme yapasınız veyahut temelden kendinize ait bir fikir inşaa edesiniz diye ama sizden yegane isteğim düşünmenin önemini kavramalı ve fırsat buldukça düşünmenizdir.Düşünürken de kesinlikle sınır koymayın kafa patlattığınız konular en absürd şeyler dahi olabilir